Kurtlarla Koşan Kadınlar

Kaç kere kulaklarımla duydum: İçine girmesi zormuş. Peki. Biraz soğuk bir deniz gibi, diyelim. Oysa bir atlasan, yüzdükçe ısınacaksın; ısındıkça içinde olmak keyif verecek; keyiflendikçe etrafına “su çok güzel, gelsene!” demek isteyeceksin. Nedense bu kitapla işler böyle yürüyor. Dile kolay, yirmi yılı aşkın akademik bir çalışmanın ürününden söz ediyoruz. Kaldı ki bu ürünü tüketmek de, okuyucusu açısından, kendi üzerinde yaptığı bir “çalışma” zaten. Hâliyle bu çalışma aylara da yayılabilir, seneye de… Yeter ki suya atlansın! 

Atlarsan, vahşi benliğine açılan kapıyı tıklarsın. Hep evde olan sezgilerine güvenmeyi hatırlarsın. Onların işlerliğini, rehberliğini, koruyuculuğunu anlamaya çalışırsın. Anlarsan, içgüdüsel doğana sahip çıkmaya başlarsın. Derken, odağını bile bulabilirsin. İşte bu kitapla işler böyle yürüyor. 

Kadınsan, bu hayatta kendine verebileceğin en değerli hediyelerden biri, bu kitabı okumaktır: Yavaş yavaş, düşüne düşüne, cümlelerin altını çize çize… Bu kitabı okumuş bir kadınsan, varlığına yapabileceğin en içten hatırlatma, altını çizmiş olduğun yerleri tekrar okumaktır: Aklına her estiğinde, başka bir merakla, kendini bilerek… Erkeksen, bu kitap sana lig atlatır: Kadını daha iyi anlarsın; anladıkça saygın artar; saygın artarsa toplumca lig atlarız… Bu kitabı okumuş bir erkeksen, tebrik ederim! Bunu bir kadına hediye etmelisin; sana bu yakışır.

Share this Post