Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi

İsminin ağırlığı korkutabilir; fakat okuması, kan aldırmak kadar acısız. Sayfa sayısı da ürkütebilir; oysa onca sayfayı devirmek, kan kırmızısı kapağı kadar göz yormuyor. Müsterih olun, gayet sade ve akıcı bir anlatımı var. Hatta klişe tabirle “sürükleyici” bile diyebilirim —roman okumaktan tek farkı, baş karakterin bir insan değil, bir ülke olması. Üstelik bu protagonist, içinde doğup büyüdüğünüz ülke olunca, hikâye de ülkenizin politik sürüklenmesi olunca, okuyucu olarak otomatikman olayların peşine düşüyorsunuz. Sanayileşemeyen Türkiye’nin her daim borçlu durumunu ve Batılılaşma sürecindeki gecikmelerini doğru düzgün anlamak isteyen her vatandaş için, ders niteliğinde bir çalışma.

Share this Post