Az Seçilen Yol

Asla önyargıyla yaklaşılmaması gereken, ben diyim kendine yardım, siz deyin kişisel gelişim kitabı… Dört bölümden oluşuyor:

I. Disiplin: Hayatın zor olduğu kabulüyle başlayan ve sorunların çözümü için gerekli en temel aracın disiplin olduğu gerçeğiyle yüzleştiren, son derece faydalı bir bölüm. Özellikle anne-babalar için dev hizmet…

II. Sevgi: İnsanın sınırlarını kısmen ve geçici olarak çöktüren “romantik aşk” efsanesinin, genlerimizin bizi evliliğe yönlendirmek için zihnimize oynadığı bir oyun olduğu gerçeğiyle yüzleştiren müthiş bir bölüm. Gerçek sevginin ise, bilakis, ne kadar insan sınırlarını genişleten, ne kadar asalaklıktan uzak, özgür iradeyle yaşanan, cesurca ve muazzam bir deneyim olduğunu daha iyi anlamak ve daha sağlıklı ilişkiler kurabilmek için dikkate alınmalı…

III: Tekâmül ve Din: Okuyorken yürüdüğümüz bu ‘az seçilen yol’, bir inanç yolu değil, bilgi yolu; öncelikle bunu belirtmek isterim. Bizi biz yapan önemli noktalardan biri olarak dünya görüşümüzün, sorunlarımızın temel bir parçası olabileceği, vaka örnekleriyle anlatılmış. Bu bölümde vurgulanan, en mantıklısının, kişinin kendi deneyim, sorgulama ve kuşkularıyla, gayet özgün bir yüzleşmeyle, tamamen kişisel bir din oluşturması olduğu…

IV. İnayet: Manevi damarınız yoksa hoşlanmayacağınız, “… ama bir güç var” diyenlerdenseniz ise üzerine düşüneceğiniz problematik bir bölüm. Freud’a göre bilinçaltı içimizdeki ilkelliğin, anti-sosyalliğin ve kötülüğün deposuyken, Jung’a göre bilinçaltı bilgedir (bkz: kolektif bilinçaltı teorisi). Scott Peck ise Jung ilhamıyla ileri giderek, “kolektif bilinçaltı Tanrı’dır” diyor… 

Share this Post